Duyurular

Mültecilerin Gözyaşı Pahasına, Vizesiz Avrupa

Mülteci-Der Yönetim Kurulu Başkanı avukat Taner Kılıç, Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması’nı kaygı verici bulduklarını açıkladı.

 

Türkiye vatandaşlarının vize muafiyeti sürecinin, göçmenlerin kaçtıkları ülkeye geri iade edilmesi anlaşmasıyla paralel yürümesini insani ve ahlaki bulmadığını belirten Kılıç, bu meselenin insani boyutunun gözden kaçmaması gerektiğini belirtti.

 

Kılıç, şimdiye kadar yürütülen geri kabul anlaşmalarının uygulamalarına bakıldığında, kağıt üzerinde olduğundan çok daha gayri insani yürütüldüğünü vurguladı. Birçok ülkede, geri kabul anlaşmasının şartlarını yerine getirmektense, göçmenlerin illegal yollarla sınırdışı edildiğini ifade etti.

“Mal değiş tokuşu gibi işlemesi rahatsız edici”

“Geri Kabul Anlaşması’nın vize muafiyetine paralel, hatta vize muafiyeti karşılığında yürütülmesini öncelikle ahlaki bulmuyorum. AB birçok ülkeyle geri kabul anlaşması uyguluyor. Bu ülkeleri anlaşmalara ikna edebilmek için de, tabiri caizse farklı havuçlar uzatıyor. Uzak ülkeler için, bu havuç, vergi muafiyeti gibi ticari avantajlar içeren düzenlemeler olabiliyor. Türkiye içinse uzun süredir arzu edilen bir vize muafiyeti teklif ediliyor.

 

“Bu meselenin bir mal değiş tokuşu gibi sürmesi beni bir insan olarak rahatsız eden bir durum. Benim Fransa’da seyahat etmem, bir Afrikalının iadesi ve gözyaşları üzerine kurulacaksa, bu beni de duyarlı herkesi de rahatsız eder.”

“Uygulamalar gayri insani yürütülüyor”

Kılıç, göçmenlerin iade ve sınırdışı edilme işlemlerinin insani olmayan şekillerde gerçekleştirildiğini ifade etti.

 

“Hem AB’nin hem Türkiye’nin 15 yıldır yürüttüğü Geri Kabul Anlaşmaları var. Bunların uygulamalarına baktığımızda kağıt üzerinde olduğundan çok daha gayri insani yürütüldüğünü görüyoruz.

 

“Anlaşmanın iltica ve uluslararası koruma talebinde bulunmayan kişileri, yani sadece ekonomik nedenlerle ülke dışına çıkanları kapsaması gerekiyor. Ancak birçok olayda, iltica tanımına giren, bunun için talepte bulunan, hatta iltica prosedürünü başlatmış kişilerin sınırdışı edildiğini görüyoruz.”

 

Türkiye’yi transit geçiş güzergahı olarak kullanan kişilerin, giriş yaptıkları AB ülkelerinin Bulgaristan ve Yunanistan olduğunu hatırlatan Kılıç, bu iki ülkelerin göçmenlere yönelik çok kötü uygulamaları olduğunu söyledi.

 

“Bu iki ülkenin hem iltica prosedürüne erişim, hem işleyişi, kabul oranlarının yüzdesi ve sığınmacılara tanınan haklar, barınma ve gözetim koşullarına bakıldığında, çok korkunç bir tabloyla karşılaşıyoruz.  

“Avrupa ülkelerinde iltica kabul oranı yüzde 30-35’ken, bu oran Yunanistan’da binde 1-2 civarında. Bu istatistik bile iltica kabulü olmadığını gösteriyor.”

“İltica talepleri dinlenmiyor”

Kılıç, Mülteci-Der’in son iki senedir göçmenlerin geri atılması (push-back) vakalarını raporlamaya çalıştığını, geri atılmaların çok ağır hak ihlalleriyle gerçekleştirildiğini anlattı.

 

“9 Aralık’ta Çeşme açıklarında göçmenler geri atılmayla karşılaştılar ve iki kişi öldü. Buna benzer şekilde, Yunanistan’ın geri kabul anlaşmalarına rağmen ilgili ülkenin makamlarına değil, yasadışı bir şekilde göçmenleri sınır bölgesinde Meriç nehrine veya denize bıraktıklarını biliyoruz. Bu fiili durumu gözetmemiz lazım.

“Bu olaylar bize şunu gösteriyor ki sınırlarını korumakta sert tedbirler alan ülkeler insanların iltica talebi olup olmadığı dinlenmeden geri göndermeye çalışılıyor.”

“Geri iadeler gayri resmi gerçekleşiyor”

Geri kabulün uygulanmaya başlamasıyla Türkiye’nin de birçok sorunla karşılaşacağını belirten Kılıç, kişileri kaçtıkları ülkeye geri yollamanın da ciddi bir hukuki ve insani sorumluluğu olduğunu hatırlattı.

“Geri kabul kapsamında Türkiye’ye iade edilecek kişilere tam olarak ne olacağı belli değil. Bir kişi ülkesine iade edilirken, eğer iki ülkenin kara sınırı varsa oradan; yoksa doğrudan o ülkeye giden bir uçakla gönderilmeleri gerek.

 

“Örneğin Afganistan’la kara sınırımız yok, sığınmacıların uçakla sınırdışı edilmesi gerekiyor. Ama biliyoruz ki bu pahalı diye şimdiye kadar Afganistanlı sığınmacılar İran sınırından gayri resmi bir şekilde sınırdışı edilmeye çalışıyordu. Yani İran gümrük kapısından yetkililere değil, dağlık sınır bölgesinden illegal sınırdışı yapılıyordu. Geçtiğimiz günlerde AİHM, Özbek mültecilerin sınırdışı edilme işleminden dolayı Türkiye’ye ceza verdi.

 

“Türkiye’de elçilik ve konsolosluğu olmayan Burma, Moritanya gibi ülkelerin vatandaşlarının sınırdışı edilmesi imkansız. Bunlar Türkiye’de bir şekilde yaşamaya çalışacak. Onlara ne olacağı sorusuna kimse net bir cevap veremiyor şu aşamada.” (ÇT)

 

16 Aralık 2013, Bianet

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu